İşte hiçbir şey yapmadan ayetlerle, hadislerle başkalarını eleştirmeyi devrimcilik sanmanın insanı getireceği nokta budur: Kavramların arasında çırpınıp anlamsız şeyler döktürmek.
Hadisçilerin, ayetçilerin kimi ortak özellikleri vardır: Birincisi bunların mücadeleyle bir alakaları yoktur. Devrimcilikleri internetten ibarettir çünkü gerçek hayatta ayetlerle, hadislerle "şu şöyle yapmış", "bu böyle yapmış" diye döktürdüğünde, mesela bir fabrikada işçiler sana "Bırak şimdi onları, bunları sen ne yapıyorsun, ortaya hangi mücadeleyi koyuyorsun onu anlat." der.
Bunların yine ortak özelliği, Marksist teorisyenleri anlamak, çözümlemek, çıkarım yapmak için okumazlar. İyi ya da kötü, yeterli ya da yetersiz mücadele edenlere laf yetiştirmek için ayet, hadis bulmak için okurlar. Bu uğurda ne Marks'ı, ne de Lenin'i tahrif etmekten kaçınmazlar.
Lenin'in, "anayurt savunusu" maskesi altında kendi burjuvalarının haksız savaşlarına destek olanlar için söylediklerini cımbızlayıp, gerçek anlamda anayurt savunusu yapan uluslara yorumlamaya çalışırlar. Lenin, daha fazla kaynak ve pazar için birbirine diş geçiren emperyalist ülkelerin komünistlerine "Bu savaşa ortak olmayın, silahları kendi burjuvazinize çevirin." demiştir ya, bunlar emperyalist işgale uğrayan ulusların komünistlerinin de yapması gerekenin bu olduğunu iddia ederler. Çünkü düşünmek, sorgulamak değildir işleri. Bolşeviklerin, Doğu Avrupa'yı işgal etmek için yürüyen Çarlık ordusunun askerleri arasında dolaşıp, onları savaşmaktan vazgeçirmeye çalışmasına bakıp, Alman işgalini durdurmak, geri püskürtmek için Varşova önlerinde son direniş hattını kuran Polonya ordusunun askerleri arasında aynı çalışmanın yapılması yani komünistlerin askerlerin arasına dalıp "Bu sizin savaşınız değil, silah bırakın, savaşmayın." demesi gerektiğini sanırlar. Çünkü evde otura otura, beyinleri bu ikisi arasındaki farkı ayırt etme özelliğini yitirmiştir.